Yağız Kösem: ‘Koleksiyonum, kişiliğimin yansıması gibi; her bir parça, hayatımın farklı bir dönemine dokunan bir hikâye anlatıyor’

Yağız Kösem, koleksiyonunun, bir bütün olarak hayatının içsel iniş çıkışlarını, kırılganlıklarını ve büyüme anlarını yansıttığını ve eserlerin kendini keşfetme yolculuğunun bir anlatıcısı olduğunu söylüyor. Sanatçıların üretim süreçlerine tanıklık etmenin, bir nevi yaratımın büyüsüne dokunmak gibi olduğunu dile getiren ve bu bağın kendisinin sadece bir koleksiyoner değil, aynı zamanda bir sanat yolcusu olduğunu hissettirdiğini söyleyen Kösem ile koleksiyonerliği üzerine sohbet ettik.

Röportaj: İdil Bilge / Ocak 2025

Üst sıra: Erkut Terliksiz, Tayfun Gülnar; Orta sıra: Ali Elmacı, Ramazan Can, Onur Kılıç, Sinan Orakçı, Lal Batman, Kutlu Gürelli; En alt sol: Ertuğrul Güngör & Faruk Ertekin

Sanatla nasıl tanıştınız? Sanata dair hatırladığınız ilk anınız nedir?

Sanatla olan ilişkim, çocukluğumda anneannemin tablolarını izleyerek başladı. Onun eserlerine baktığımda renkler ve dokularla anlatılan hikayeleri hayal eder, zihnimde canlandırırdım. Bu sessiz ama güçlü bağ, yıllar içinde müzeler ve sergilerle daha da derinleşti. Sanata dair unutamadığım ilk an, bir müzede Fernando Botero’nun bir eserini gördüğüm o günle başladı. Botero’nun tarzı beni büyülemişti. Onun resimlerinde ve heykellerinde gördüğüm biçimler, alıştığımız gerçeklikten daha yumuşak, daha dolgun ve bir o kadar etkileyiciydi. Şu an o günleri düşününce insan figürleri ve objelerin abartılı hacimleri bana sanki yaşamın kendisini biraz daha eğlenceli, biraz daha yumuşak bir açıdan gösteriyor gibiydi. O an Botero’nun çizgilerindeki zarafeti ve ironiyi fark ettim. Onun sanatında, hacimli figürlerin arkasında bir mizah ve derin bir insanlık hali yatıyordu. Sanatın yalnızca estetik bir zevk olmadığını, aynı zamanda insan ruhuna bir dokunuş olduğunu hissettim. Bu dokunuş sanatla aramda kopmaz bir bağın ilk temelini attı.

Solda kapı üstü: Melih Çebi; Ön duvarda üst sıra: Hanefi Yeter, Adem Genç; Orta sıra: Erkut Terliksiz, Tayfun Gülnar; Alt sıra: Ali Elmacı, Ramazan Can, Onur Kılıç, Lal Batman, Kutlu Gürelli, Sinan Orakçı

Koleksiyonerlik serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı?

Koleksiyonerlik serüvenim aslında çocukluk yıllarıma, o çocuksu ve heyecan dolu günlere dayanıyor. Sanata olan ilgim, bu yolculuğu şekillendiren en büyük etkenlerden biri olsa da, ilk kıvılcım çok daha eğlenceli bir yerden, Pokémon kartlarını biriktirdiğim günlerden geldi.O zamanlar elimdeki her bir kartın benzersiz bir hikâyesi varmış gibi hissederdim. Renkler, desenler, o özel kartları bulduğumdaki heyecan… Sanki o küçük dünyada bir koleksiyon yaparak büyük bir anlam yaratıyordum. Bir kartı arkadaşlarım arasında takas ederken, koleksiyonumun değerini sadece maddi değil, duygusal olarak da hissetmeye başlamıştım. Bir şeyleri bir araya getirme, saklama ve onları özenle koruma hissi, içimde kök saldı. Bugün sanat eserlerini biriktirirken de benzer bir his taşıyorum. Bu kez eserler, yalnızca bir anıya değil, aynı zamanda derin bir hikâyeye, bir sanatçının dünyasına açılan bir pencereye dönüşüyor. Koleksiyonculuk, bir şeyleri saklamaktan çok daha fazlası; bir bağ kurmak, bir geçmişi geleceğe taşımak. Çocuklukta başlayan o saf heyecan, bugün beni sanatla çevrili bir dünyada büyüleyen bir yolculuğa dönüştü.

Ali Elmacı

İlk aldığınız eser hangisiydi? Eserde sizi yakalayan şey neydi?

İlk aldığım eser, Evren Sungur’un geyik temalı yağlı boya bir tuvaliydi. Eserin tam ortasında konumlanan bu görkemli figür, yalnızca bir hayvan değil, bir semboldu. Geyik, benim için hep bir rehber, bir mesaj taşıyıcısı olmuştur. Zarafeti, sezgileri ve kırılgan gücüyle iç dünyamda derin bir yer edinir. Bu hayvan, sessizliğiyle huzuru, bakışlarıyla bilgeliği ve duruşuyla zarafeti temsil eder. Eserdeki geyik, sanki bana bir şeyler fısıldıyordu: ‘Yavaşla, hisset, ve sezgilerine güven.’

Sol üst yukarıdan aşağıya: Murat Palta, Aylin Zaptçıoğlu, Ahmet Yeşil, Gökhan Gökseven; Sağ: Evren Sungur

Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Koleksiyonunuzu oluştururken ve eser alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Koleksiyonerlikte önceliğim, bana iyi hissettiren ve beğendiğim işler olması. Genç Türk sanatçılara destek verme arzusu, koleksiyonculuğumdaki ana motivasyonlardan biri. Onların sanatsal gelişimine katkıda bulunmak benim için çok değerli.

Melih Çebi

Koleksiyonunuzda yaklaşık kaç eser yer alıyor? Seçkinizde hangi isimler var?

Şu anda koleksiyonumda yaklaşık 120 eser bulunuyor. Seçkimin büyük bir kısmını Türk sanatçılar oluşturuyor. Koleksiyonumda olan isimlerden ilk aklıma gelenler; Tayfun Gülnar, Ali Elmacı, Ansen, Lal Batman, Erkut Terliksiz, Kader Genç, Kemal Seyhan, Ertuğrul Güngör ve Faruk Ertekin,Tim Kent diyebilirim.

Kemal Seyhan

Bu eserlerden sizin için özel bir hikâyesi olan varsa anlatabilir misiniz?

Her eserle bir hikaye oluşuyor. Ancak Erkut Terliksiz’in bir eseri benim için özel bir yer tutuyor. Atölyesinde geçirdiğimiz uzun sohbetler ve eserdeki objelerin çocukluğumla olan bağı, bu eseri unutulmaz kılıyor. Ve bu sadece aklıma gelen bir çok özel hikayelerden sadece bir tanesi.

Evren Sungur, Melih Çebi

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl anlatırdınız? Topladığınız belirli bir sanat türü var mı?

Koleksiyonum, kişiliğimin yansıması gibi; her bir parça, hayatımın farklı bir dönemine dokunan bir hikâye anlatıyor. Bazı eserler, renkleri ve enerjileriyle yaşamın coşkusunu, neşesini yansıtırken, diğerleri geçmişin melankolisini ve derin düşünceleri fısıldıyor. Tüm bu parçalar bir araya geldiğinde, kendimi keşfetme yolculuğumun bir anlatıcısı oluyorlar. Sanat koleksiyonum, bir bütün olarak hayatımın içsel iniş çıkışlarını, kırılganlıklarımı ve büyüme anlarımı yansıtıyor. Her parça bir diğerine bağlanıyor; tıpkı yaşamda olduğu gibi, renkli anlar karanlık dönemleri dengeliyor, melankoli ise coşkunun değerini artırıyor. Son yıllarda çağdaş sanat ve tuval işleri beni özellikle çekiyor. Çünkü bu eserler, modern dünyanın karmaşasını sade bir estetikle ifade ederken, aynı zamanda kişisel hikâyeleri saklıyor. Koleksiyonum, sadece bir sanat birikimi değil; aynı zamanda ruhumu ifade etme, kendimi anlama ve dünyaya kendi gözlerimden bakma şeklim. Her parça, bir soru, bir cevap veya bir hatırlatma gibi benimle konuşuyor. Bu nedenle her eser, yalnızca koleksiyonun değil, hayatımın bir parçası.

Evinizde sergilediğiniz eserlerin yerini sık sık değiştiriyor musunuz? Aldığınız eserlerle ne kadar süre birlikte yaşıyorsunuz ve ne sıklıkla ev-depo ya da odalar arası yerini değiştiriyorsunuz?

Eserlerin yerini sık değiştirmiyorum, ancak yeni bir parça geldiğinde küçük düzenlemeler yapıyorum. Eserlerin bir depoda olmaması gerektiğini düşünüyorum; sanat yaşamalı ve görünür olmalı 🙂

Adem Genç

Koleksiyonunuzu oluştururken profesyonel destek alıyor musunuz? Ya da yakın çevrenizde görüşlerine saygı duyduğunuz, fikrini aldığınız birileri var mı?

Ege Bağlıkaya ve irtibatta olduğum galerilerin görüşlerini önemsiyorum. Banu Seyhan’ın samimi yönlendirmelerinden faydalanıyorum.

Sol: Adem Genç; Sağ: Hanefi Yeter

Satın aldığınız sanat eserlerini nereden buluyorsunuz ve hangi eserleri alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Galeriler, fuarlar ve sanatçı atölyeleri eser bulduğum başlıca yerler. Dijital platformlar üzerinden de alım yapıyorum, ancak dijital sanat eserlerine nedense biraz mesafeli yaklaşıyorum.

Yusuf Aygeç

Hangi galerileri, fuarları ya da platformları takip ediyorsunuz?

Arta Fiera, Spark, Enter, Art Basel gibi fuarları; Opera, Contini, Isabel Croxatto, EvinSanat Galerisi, Anna Laudel , X-ist , Nev gibi galerileri takip ediyorum. Ayrıca Kolekta ve Artsy gibi dijital platformları da düzenli olarak takip ediyorum.

Mara Faundez

Dijitalleşme koleksiyonerlik anlayışınızı değiştirdi mi? Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?

Dijitalleşme, koleksiyonerlik anlayışımı kesinlikle pozitif bir şekilde etkiledi. Teknolojinin getirdiği imkanlar sayesinde sanat eserlerine erişim çok daha geniş bir alana yayıldı. Dünyanın dört bir yanındaki sanatçıların işlerini kolaylıkla görebiliyor, yeni keşifler yapabiliyor ve ilham alabiliyorum. Bu, sanatın sınırları aştığı ve teknolojinin onu daha ulaşılabilir hale getirdiği bir dönemi temsil ediyor. Eserlerin çoğunu online platformlarda görüyorum ve satın alıyorum. Bu, yalnızca pratik bir kolaylık değil, aynı zamanda sanat ve teknolojinin nasıl birbirini besleyebildiğinin güçlü bir göstergesi. Dijital platformlar, sanatçıların hikayelerini daha görünür kılıyor ve koleksiyonerler için yeni bir keşif alanı sunuyor. Elbette, bir eseri fiziksel olarak görmek başka bir deneyim.

Online mecralarda sanatçının dünyasına dair detayları, eserin hikayesini ve yaratım sürecini öğrenmek, bu deneyimi farklı bir boyuta taşıyor. Dijitalleşme, koleksiyonculuğu sadece birikim yapmaktan çıkarıp, global bir diyaloğun parçası haline getirdiği için çok değerli.

Horasan

Eserin ardındaki sanatçıyla tanışmak sizin için ne kadar önemli?

Sanatçılarla tanışmak, koleksiyonculuk serüvenimin en değerli ve anlamlı parçalarından biri. Bir eseri duvarınıza asmak ya da bir koleksiyona dahil etmek, onu yalnızca fiziksel bir varlık olarak sahiplenmek anlamına gelmez; aslında onun ardındaki hikâyeyi, duyguları ve yaratım sürecini de içselleştirirsiniz. İşte bu noktada sanatçının kendisiyle kurulan bağ, eserin ruhunu daha derin bir şekilde anlamanızı sağlar. Sanatçılarla yüz yüze tanışmak, onların dünyalarına bir pencere açmak gibi. Atölyelerinde geçirdiğim saatler, sadece bir eser değil, aynı zamanda bir yaşam öyküsünü dinlemekle eşdeğer. O sohbetler sırasında, eserin hangi duygularla yaratıldığını, hangi düşüncelerle şekillendiğini öğrenmek, sanatçıyla eserin arasında bir köprü kurmamı sağlıyor. Bu, bir sanat eserine sahip olmaktan çok daha fazlası; bu, onun ruhunu hissetmek demek. Özellikle Türk sanatçılarla tanışmak, beni Türk sanat tarihinin bir parçasıymışım gibi hissettiriyor. Onların üretim süreçlerine tanıklık etmek, bir nevi yaratımın büyüsüne dokunmak gibi. Bu bağ, sadece bir koleksiyoner değil, aynı zamanda bir sanat yolcusu olduğumu hatırlatıyor.Sanatçıyla tanışmak, koleksiyonculuğu yalnızca bir biriktirme eylemi olmaktan çıkarıp, bir anlam yaratma sürecine dönüştürüyor. Sanatçıların hikayeleri, koleksiyonumdaki her eserin benzersiz bir duygusal bağ taşımasını sağlıyor ve bu, benim için paha biçilemez bir deneyim.

Evren Sungur, Tayfun Gülnar

Okuyuculara Kolekta üzerinden yakın takibe alınacak 10 sanatçı önermenizi istesek hangi isimleri söylersiniz?’

Onur Kılıç, Sinan Orakçı, Tayfun Gülnar, Ilgaz Gürün, Kader Genç, Lal Batman, Hanefi Yeter, Doğu Özgün, Gökhan Baltacı, Sinan Çınar.

Son dönemde takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Yabancı olarak Georgia Dymock, Will St. John, Angela Santana, Tim Kent, Nadine Sengtock Türk Sanatçılardanda aslında çoğunu takip etmeye çalışıyorum ama gençlerden son zamanlarda Onur Kılıç , Tayfun Gülnar , Kader Genç, Ertuğrul/Faruk sıkı takip ettiğim isimlerden.

Kader Genç, Tim Kent
Tim Kent

Henüz hiç eser almamış birine ya da genç koleksiyonerlere tavsiyeleriniz ne olurdu?

Koleksiyonerlik benim için zamana yayılan ve kişisel bir yolculuk gibi. Bu yüzden ilk adımı atarken sakin ve bilinçli bir yaklaşım benimsemek önemli diye düşünüyorum. Öncelikle bütçenize uygun eserlerle başlamak, hem estetik algınızın hem de sanat dünyasına dair bakış açınızın zaman içinde nasıl geliştiğini görmenizi sağlar. Büyük bütçelerle aceleyle alım yapmaktansa, sindirerek ve düşünerek ilerlemek daha sağlıklı oluyor. Genç koleksiyonerlere özellikle genç sanatçılara yönelmelerini öneririm. Genç bir sanatçının eserlerini koleksiyonunuza katmak, yalnızca bir sanat eserine sahip olmak değil, aynı zamanda sanatçının gelişimine tanıklık etmek anlamına gelir. Bir sanatçıyla birlikte yaş almak, onun ürettikleriyle yıllar içinde bağ kurmak ve bu bağın yarattığı tatmin duygusu, koleksiyonculuğun en büyüleyici yanlarından biridir. Koleksiyon yapmak yalnızca eserleri biriktirmek değil, aynı zamanda bir hikaye yaratmaktır. Her eser, sizin hikayenizin bir parçası olacak; bu yüzden seçimlerinizi iç sezgilerinize kulak vererek yapın. Eserlerle kurduğunuz bu bağ, koleksiyonculuğunuzu anlamlı ve unutulmaz kılacaktır.

Sanat dışında, bugünlerde sizin kendi göndeminizde neler var? Projelerinizden bahseder misiniz?

Bugünlerde iş ve sanat dışında gündemimde önceden planladığım seyahatlerim var ama onları da bir şekilde fuar ve galeri takvimlerine göre de düzenliyorum 🙂

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.