Ebru Yılmaz
Hakkında
Çocukluk yıllarından itibaren kelimeler ile kendini ifade etmek ile aramda bir mesafe vardı. Kafamın içinde ve ruhumda olan biten herşeyi çizgilerle ,tasarımlarla anlatmaya çalıştım. Mimarlık eğitimi ile kelimeler ile mesafe açıldı ve çizgiler pekişti ,artık anlatım dilim tamamen bu olmuştu. Mimarlık sürecinde eğitimin ve üretimin başrolünde hep 3. Boyut kavramı vardı. Üniversitede aldığım modlaj dersleri ile hayatıma giren Heykel sanatı da aslında kendini ifade etmenin başka bir yoluydu.
Farklı ölçeklerde de olsa iş hayal kurmaktı, ve bu hayali seçtiğiniz malzemeler ile hayata geçirmekti. Ancak bir fark vardı, Mimari tasarımda kurallar ve sınırlar geçerliydi. Sanatta bu yoktu ve ben özgür olduğum alanı seçtim.
Her defasında bir fikri ,o fikri anlatan bir kompozisyonu ve bunu aktaracağım malzemeyi sıfırdan seçip başlasam da, yaptığım heykellerin hemen hepsinde görülebilecek üç ortak özellik var.
Öncelikle malzemenin gücünü kullanarak , bakan kişiyi şaşırtan denge oyunları yapmak, zayıf noktasından ayakta tutmak ortak özelliklerinden biri ve üretimin konstrüksiyon tasarımı ile başlıyor.
İkinci kavram ise hareket. İnsan bedeninin sınırları içinde kalan,koşu dans ,akrobasi gibi hareket alanlarında ,zamanın bir noktasında donmuş kareler yakalamak , izleyicinin, hareketin devamı veya sonucunu kendi hayalinde tamamlaması ...
Bir diğer ortak özellik ise hareket ile birlikte esere bir duygu eklemek. Burada ise bir kadın olarak kendi yaşadığım veya gözlemlediğim deneyimler ve duyduklarım ,okuduklarım,dinlediklerim doğrultusunda sadece günümüzde değil ,çağlar boyu kadınların yaşadığı baskı ve adaletsizlikler vurgulanıyor.
Bu anlamda çoğu eser adını bir konuda iz bırakmış kadınlardan alıyor. Onların belli özelliklerine gönderme yapıyor.